Saadet Partisi Yüksek İstişare Konseyi ve Ulusal Görüş Vakfı Lideri Oğuzhan Asiltürk, Twitter hesabından 53 unsurluk bir açıklama yaptı.

Merhum Başbakan Necmeddin Erbakan’dan sonra partinin başına gelenlerin yalnızca iktidarı tenkit ettiklerini, bu nedenle partinin dayanağının azaldığını vurgulayan Asiltürk, geçtiğimiz seçimlerde Millet İttifakı ile yapılan işbirliği nedeniyle milletvekili çıkaramadıklarını söyledi.

KONGRE DAVETİ

Bir siyasi partinin başarılı olması için, inandığı gerçeklere hizmet etmesi gerektiğini, bu nedenle Saadet Partisi’nin öncelikli gayesinin, toplumu ahlaki ve manevi pahalara yönlendirmesi olduğunu söz eden Asiltürk, Genel Lider Temel Karamollaoğlu’na karşı kongre daveti yaptı.

Oğuzhan Asiltürk’ün açıklaması şu formda:

“KARDEŞLER ORTASINDA YETERLİ BAĞLAR OLMASINI DİLEK EDİYORUZ”

“Hedefimiz huzur içinde yaşayacağımız bir dünya oluşturmaktır. Ulaşmak istediğimiz amacın kıymet ve bedelinden ötürü, hoşgörülü, toparlayıcı ve yol gösterici olmamız gerekiyor. Mü’minlerin kardeş olduklarına inandığımız için, kardeşler ortasında iyi münasebetler olmasını istek ediyoruz.

Siyâsi çekişmelerin oluşturduğu olumsuz ortamdan etkilenmeden, kardeşliğin oluşmasına ve gelişmesine çalışırız.İnsanlara karşı hoşgörülü olmak, peygamberlerin ahlâkındandır. Peygamberimiz (a.s.) da insanlara şefkat ve merhametle davranmamızı emretmiştir. Müminler bu hoş ahlâka uyarlar.

Yeryüzünde birçok ülkede yaşayan Mü’minlerden farkımız, Allah’ın buyruk ve yasaklarına tam teslim olarak yaşamayı istek etmemizdir. Bu şuur düzeyine ulaşabilmek için, evvel nefsimizle cihad etmemiz gerekir. Fakat bunu yaptıktan sonra insanlara örnek olabilir, onlara gerçek yolu gösterebiliriz.

Bize bunu nasıl yapacağımızı Allah (c.c) Kur’anı Kerîmde bildirmiş ve Resûlullah da (a.s) örnek uygulamalarıyla, hayatında şahsen yaşayarak göstermiştir.

Ulusal Görüşçüler, kendi dilek ve istediklerine uyarak değil, ahlâki ve mânevî pahalara uygun olarak hareket ederler. Şayet inandığımız üzere yaşamazsak, yaşadığımız üzere inanmaya başlarız. Hz. Ömer (r.a.) bu gerçeği çok hoş söz etmiş.

Mekkenin fethinden evvelki periyotta o periyodun müşrik idarecileri, Peygamberimiz (a.s.)’a inanan isanlara zulümlerini artırınca, zulüm görenler, zâlimleri Allah’ın cezalandırması için Peygamberimiz den yardım istediler. Peygamberimiz  (a.s.) zâlimler aleyhine bedduâ etmeye başlayınca, Allah (c.c.), Âli İmran müddetinin 128. âyetini indirdi.

Âyette şöyle buyruluyor: “Bu işte, (zâlimlerle ilgili olarak) senin yapacağın bir şey yoktur. (eğer tevbe ederlerse) Allah, ya tevbelerini kabul edip onları affeder, ya da zâlim olduklarından ötürü onlara azap eder.”

Bu âyetin ışığı altında Ulusal Görüşçülerin misyonu, yanılgısı olanları kötülemek değil, onları uygun bir lisanla hak ve adâlete çağırmaktır. Peygamberimiz (a.s.), insanlara şefkat ve merhametle davranmamızı emrediyor. Erbakan hocamız bunu çok iyi bildiği için konuşmalarında kırıcı olmamaya ihtimam gösterir, dinleyenlerin akıl, mantık ve vicdanlarına hitap ederdi.

“SAADET PARTİSİ’NE DAYANAK AZALDI”

Erbakan hocamızdan sonra, Saadet Partisinde vazife yapan kardeşlerimiz, yalnızca iktidarı tenkit  etmekle yetindiler. Bu türlü olunca, ahlâki ve mânevî bedelleri savunduğu için, Saadet Partisini destekleyenlerin dayanağı azaldı. Bu dayanak azaldığından ötürü, bir evvelki seçimde Millet Vekili çıkaracak kadar oy aldığımız vilayetlerde, seçim işbirliği hasebiyle baraj uygulanmadığı halde, tıpkı oyu alamadığımız için Millet Vekili çıkaramadık.

Bir Siyasi Partinin başarılı olması için, inandığı gerçeklere  hizmet etmesi gerekir. Bundan ötürü bizim öncelikli amacımız, toplumu ahlâki ve mânevi bedellere yönlendirmeye çalışması olmalıdır. Elbette toplumun maddî gereksinimlerini da dikkate alacağız. Lakin bunu yaparken Partiyi yalnızca toplumun karnını doyurmaya çalışan bir parti üzere göstermekten de kaçınacağız.

Ulusal Görüşün partisini, öbür partilerden ayıran en değerli istikameti, ahlâki ve mânevi kıymetlere bağlılığını ön planda tutmasıdır. Buna dikkat etmezsek Erbakan hocamızın sözüyle evvel öbür partilerden biri üzere olur, sonra da yok oluruz.

“ÖNÜMÜZDEKİ KONGREDE ALACAĞIMIZ KARARLA…”

Şunu unutmamalıyız: Bize oy verecek olanlar, maddî imkânlar elde etmek için yanımıza gelenler değil, inancımıza saygılı olanlardır.  İnşaAllah, önümüzdeki kongrede alacağımız kararlarla, Saadet Partimiz, kuruluşundaki bedelleri savunur hâle  gelir.

Erbakan hocamız, insanların kalbine, akıl ve mantığına hitap etmeye, ömrü boyunca devam etti. Yöneticilerin yaptığı bir kusur ve yanlıştan dönmelerini isterken “Bunlar bizim kardeşlerimizdir” diye kelama başlardı.

Biz onların da iyiliğini istiyoruz. Lakin şu şu mevzularda kusur ediyorlar. Şöyle şöyle yaparlarsa, daha yanlışsız olur. Kendileri de kazanır. Millet de kazanır.” sıkıntısı.

Bu türlü konuştuğu için, hitap ettiği beşerler, reaksiyon göstermezler, tam aksine hürmet duyarlardı.  Kamuoyunun takviyesini kazanmak, Erbakan hocamız üzere davranmakla mümkün olur. Etrafımızdaki insanlarda, bir yanılgı ve kusur görürsek, o yanılgı ve kusuru düzeltmeyi vazife biliriz.

Lakin, bu vazifesi yerine getirirken kelama tenkitle başlar, suçlayıcı bir lisan kullanırsak, konuşmamız dinleyenler üzerinde olumlu bir tesir yapmadığı üzere, tam bilakis bizden uzaklaşmalarına da sebep olur. Yapılan son kamuoyu yoklamalarında, desteğimizin çok düşük çıkmasının sebebi konuşmalarda kullandığımız üslûbumuzdur..

“MİLLİ GÖRÜŞÇÜLERİN EN KIYMETLİ MİSYONU HAKKA DAVETTİR”

Ulusal Görüşçülerin en değerli vazifesi insanları, iyi, hoş, gerçek ve yararlıya, tek söz ile tabir edersek, hakka dâvettir. Bu vazife, başta Saadet Partisi olmak üzere, bütün Ulusal Görüşçü kuruluşlarımızın en değerli misyonudur. Toplumun olumsuz hallerine bakarak, sakın bu bozukluklar düzelmez diye ümitsizliğe kapılmayın.

Her gecenin bir sabahı olduğu üzere, her yanlışı düzeltmenin de bir yolu vardır. Bu yol Allah’ın buyruk ve yasaklarına uyarak ve O’na tam teslim olarak yürünecek yoldur. Allah’ın isteğini gözetir, O’nun buyruk ve yasaklarına  uyarsak, memnun bir hayat yaşarız ve huzur buluruz. Allah’ın vâdettiği nîmetlere de kavuşuruz. Çünkü âyette “Allah’ın isteği en büyüktür” buyruluyor.

Buna nasıl ulaşacağımız, Fussilet müddetinin 34. Âyetinde bildirilmiş. Âyette şöyle buyruluyor: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en hoş bir halde önle, o vakit, seninle ortasında düşmanlık bulunan kimse, güya candan bir dost olur.” Pahalı kardeşlerim, Rabbimiz bize dostluğun yolunu göstermiş.

Çok değerli olan bu emre uyarsak, kardeşler topluluğu hâline geliriz ve huzur içinde yaşarız. Ulusal Görüşçüler olarak bizi farklı yapan, yarım asırdır inandığımız temel kıymetlerimize bağlı kalmamızdır. En önde dalgalanan bayrağımız da, ahlâki ve mânevî değerlerimizdir…

Önümüzde, şu anda tarihi belirli olmayan bir Genel Seçim var. Bu seçimde başarılı olmak için, bugün, memleketimizin içinde bulunduğu kaideleri inceleyerek  o kaidelere uygun önlemler almamız lâzım.  Seçme ve seçilme yaşı 18’e indirildiği için, bu güne kadar yaklaşık 8 milyon genç, seçme ve seçilme hakkını kazandı. Ömüzdeki seçimde bunlar oy kullanacaklar.

Anadolu Gençlik Derneği’nin, bir araştırma şirketine yaptırdığı kamuoyu  araştırmasına nazaran, bu 8 milyon gencin %65’i, kendilerine ahlâki ve mânevî pahalar öğretilmediği için, inançsız olduklarını açıkça söylüyorlar. Bunların dışında, %35 oranında, yaklaşık 3 milyon genç Allah’a iman ettiklerini tabir ediyor. İnançlı olduklarını söyleyen gençlere, hangi partiye oy veriyorsunuz diye sorulunca, hiç bir partiye oy vermiyoruz diyorlar. Anket vazifelisi sizin inancınıza uygun bir parti var.

Saadet Partisi, ona niye oy vermiyorsunuz diye sorunca, gençler biz o partinin de bizim inançlarımızı, savunduğunu duymadık. Basında yer alan haberleri  izliyoruz, o parti de başka partiler üzere yalnızca iktidarı tenkit ediyor diye karşılık veriyor…

Ulusal Görüşçü kardeşlerim, bu durumda olan imanlı gençlere sâhip çıkmak, onların, hakka hizmet edecek hâle gelmeleri sağlamak çok değerlidir.  Anadolu Gençlik Derneği’nin uğraşıyla bu hususta çok ciddî  çalışmalar yapıldı. Yapılmaya da devam ediyor. Lakin önümüzdeki kongreden sonra bu hizmeti Saadet Partisinin üstlenmesi gerekir.

“HİZMET EDECEK BİR TEŞKİLAT OLUŞTURACAĞIZ”

Allah’ın müsaadesiyle önümüzdeki kongrede, memleketimizin şu anda içinde bulunduğu toplumsal ve siyâsi koşullara uygun olarak hizmet edecek bir teşkilat oluşturacağız.

Allah yolunda hizmet edenlere, Allah’ın takviye olacağını bildiren İbrâhim mühletinin 46. Âyetini okuyorum: “Onların dağları yerinden oynatacak kadar, güçlü nizamları olsa da, bilesiniz ki Allah’ın dediği olur.” Pahalı kardeşlerim hak yolda çaba edenlere, garanti veren bu âyetteten daha büyük bir teminat olur mu?

Âyeti tekrar okuyayım. “Onların dağları yerinden oynatacak kadar, güçlü nizamları olsa da, bilesiniz ki Allah’ın dediği olur.” Güçlü bir Saadet Partisi  teşkilâtı oluşturmak ve üstte durumlarını anlattığım gençleri, Ulusal Görüşe kazandırmak için, benim nezaretimde, geniş istişarelerle bir liste hazırlanacak ve kongre başkanlığına sunulacak. Rabbimiz güzel hizmetler yapmalarını nasip eylesin.

Bu çalışmalarımızı yaparken bize ışık tutan, yolumuzu aydınlatan, dört âyetle konuşmamı tamamlayacağım: 1. Âyet: Kim Allah’a güvenirse, Allah ona kâfi.  2. Âyet: Zafer inananlarındır ve zafer yakındır. 3. Âyet: Şayet inanıyorsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.  Âkıbet (sonuç) muttekîlerin, Allah’tan sakınanlarındır. Allah’ın rahmetinin ve rahmetinin hepimizin ve bütün mü’minlerin üzerine olmasını temenni ediyorum. Allah’a emânet olun.”

Ensonhaber