Firmanın getirdiği konteynırları ve şantiye alanını kapatan yurttaşlar, zeytin ağaçlarına, hayvancılığa, tarıma ve etrafa ziyan vereceğini düşündüğü santrallar için kabahat duyurusunda bulundu. Şantiye kurulmasını engellemek isteyen köylüler araçların kendi yerleri üzerinden geçmemesi için yolda hendekler açtı. Pes etmeyen köy halkı, firmanın zeytin ağaçlarını sökmesi ve kesmesinin akabinde, zeytinlikler ve topraklarına girişi engellemek için fidan dikti, tel çit çekerek mani olmaya çalıştı. Aylardır etraf uğraşı veren Orhanlılar yaşananları Cumhuriyet’e anlattı.
KÖYLÜLER TABİAT İÇİN DİRENİYOR
SAFİYE AKÇİL: 47 yıldır burada tabiatta pak havada yaşıyorum. Jeotermal kuyuları açmak için geldiler ve burayı zehirlemek istiyorlar. Hareketler yaptık, ‘Bizi zehirlemeyin’ diye. Fakat bizim sesimizi duyan yok. Seçim vakti oy istemeye gelmeyi biliyorlar yalnızca. Biz nefes almak istiyoruz. Etraf, tabiat ve yeşilimiz yok olmasın istiyoruz. Kimseden korkmuyoruz. Niçin biz göz nazaran göre toprağımızın zehirlenmesine müsaade verelim. Asla buralarda kuyu açılmasına müsaade vermeyiz. Güllerimiz, ağaçlarımız onların yüzünden kurumaya başladı. Bir nefes alma alanımız var onu da elimizden almaya çalışıyorlar.
GÜLSÜM AKÇİL: 70 yaşına kadar bu topraklarda yaşadım. Hayvancılık, çiftçilikle geçiniyoruz. Bunlar geldi doğayı katledip gidecekler. Asla jeotermale müsaade vermeyeceğiz. Bizim malımızı, toprağımızın yok olmasını istemiyoruz. Bizim ardımızda devlet nerede. Devlet zehirlenmemiz için rapor veriyor, müsaade veriyor. Topraktan tozdan duramıyoruz. Zeytin ağaçlarının tabanına jeotermal yapmaya çalışıyorlar. Buralar bizim ana baba vatanımız. Elimizden geldiği kadar gayret edeceğiz. Ne bağ kaldı, ne dağ kaldı. Dedelerimiz bu vatanı savaşarak kazandı. Vatan için sırtlarında mermi taşımışlar cepheye. Bizler de gerekirse yürüyerek, ayaklarımız şişene kadar Ankara’ya yürürüz. Cetlerimiz üzere, biz de çocuklarımıza, torunlarımıza pak toprak, pak hava, zehirsiz bir hayat bırakmak için direnmekten vazgeçmeyeceğiz.
HATİCE YENER: Bizim zeytinimiz, narenciyemiz, hayvancılığımız var buralarda. Konutlarımızın tabanında jeotermal aramak için şantiye yaptılar. Asırlık ağaçları yok edecekler. Evvel ağaçlar, topraklar sonra bizlerin vefatına sebep olacaklar. Sesimiz duyurmak ve jeotermal kuyuları açtırmamak için efor göstereceğiz. Buraya müsaade verenler gelsin bir baksın, pak havaya, tabiata ondan sonra karar versinler burayı yok etmeye. Ankara’ya da yürür kepçenin önüne de yatarız. Ancak asla zehir saçılmasına için vermeyiz.
KEMAL KOLÇAK: (Orhanlı Tabiat Kültürü Derneği üyesi) Menderes, Yeniköy ve Orhanlı köylerine JES yapılmasına karşı köylü direniyor. Bu bölgelere 2042 yılına kadar 180 milyon metre karelik alanda jeotermal kaynak arama ruhsatı verilmiş. Ayrıyeten ÇED gerekli değildir’ istikametinde rapor düzenlenmiş. Yapılması planlanan JES’ler meskenlerin ve zeytin ağaçlarının tabanında. Esasen zeytin ağaçlarını koruyan yasalar var. Bu kararlar insanların ömür alanlarının, tabiatın yok olmasına neden oluyor. Hareketlerle köylü bunun önüne geçmek için gayret ediyor.
Cumhuriyet
