Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Polat, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde tüm tedbirlere karşın virüsle enfekte olunabileceğini, o nedenle bu ihtimali göz önünde bulundurarak olabilecek en makus senaryoya hazırlıklı olmak gerektiğini söyledi.
Tedavide başarıyı sağlayan en kıymetli faktörlerden birinin virüsle savaşan bağışıklık sistemi olduğuna işaret eden Polat, bağışıklık sistemini güçlü kılan en kıymetli faktörlerin başında da beslenme durumu geldiğini aktardı.
Polat, “Karantina sürecinde bağışıklık sistemini gerçek beslenme ile desteklemek gerekmektedir. Bu süreçte proteinden varlıklı, karbonhidrattan yoksul istikrarlı bir formda beslenilmesini önermekteyiz” diye konuştu.
‘C VİTAMİNİ VE ÇİNKO İÇEREN BESİN DESTEKLERİ KULLANABİLİRLER’
Bilhassa C vitamini içeren mandalina, portakal, greyfurt üzere narenciye kümesi meyvelerle elma, kivi, muzun yanı sıra sebzelerden kabak, lahana, karnabahar, brokoli, havuç, turp, patlıcan üzere uzun mühlet dayanabilen eserlerin tercih edilmesi gerektiğini lisana getiren Polat, şu bilgileri verdi:
“Bu süreçte protein kaynağı olarak haftada iki sefer balık tüketilmeli. Kırmızı et ve tavuk eti direkt ateşe maruz kalmayacak formda pişirilmeli. Öbür değerli protein kaynağı olan kırmızı mercimek, yeşil mercimek, fasulye, nohut, barbunya üzere baklagiller her gün kesinlikle tüketilmelidir. Yoğurt yahut ayran, kefir üzere içecekler öğünün vazgeçilmez besinleri olmalı. Sabah kahvaltıda yumurta, peynir, süt olmazsa olmazlardır. Bunlar tıpkı vakitte bağırsak floramızın da korunmasına yardım edecek ve öbür enfeksiyonların gelişmesini önleyecektir. Ceviz, badem, fındık ve kuru meyveler çok iyi mineral dayanağı sağladığından iyi birer atıştırmalık olabilirler. İştahsızlık nedeniyle gereğince beslenemeyenler bilhassa C vitamini ve çinko içeren besin destekleri kullanabilirler.
Doğal olarak bu gerilimli süreçte yapılmaması gerekenler de vardır. Öncelikle gerilime ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak midemiz de hassas bir süreç geçiriyor olduğundan midemize ziyan verebilecek kola, gazoz üzere asitli içeceklerden ve cips, kızartma üzere yağlı, baharatlı besinlerden uzak durmalıyız. Bilhassa aspirin kullananlar yahut evvelce midesinde ülser, gastrit hastalığı geçirenler ek olarak tabiplerinin önereceği mide esirgeyici ilaçları alabilirler.”
“BU KRİTİK SÜREÇTE DE EN DÜZGÜN İÇECEK SUDUR”
Karantina sürecinde kan şekerini ani olarak yükselten şeker ve şekerli içecekler ile hamur işi besinler, çok fazla tuz ve yağ içeren cips, kızartma, soslar, sucuk üzere işlenmiş etlerden ve ambalajlı atıştırmalıklardan uzak durulması gerektiğini belirten Polat, “Özellikle akciğer tutulumu nedeniyle steroid tedavisi başlanmış olan hastalar büsbütün tuzsuz diyete geçmelilerdir, zira alınan tuz steroide bağlı olarak tansiyon yüksekliği ve bedende, bilhassa de akciğerde su birikmesine neden olabilir” diye konuştu.
Doç. Dr. Polat, vitaminlerin ve minerallerin emilimini azalttığı, ayrıyeten uyku sorunlarına yol açabildiği için alkolün her türlüsünden uzak durulmasını isteyerek, şöyle devam etti:
“Her vakit olduğu üzere bu kritik süreçte de en iyi içecek sudur. Günde yaklaşık 1,5-2 litre su içilmelidir. Kilo vermek için öncesinden uyulan diyet programlarına bu süreçte orta verilmelidir. İshali olan hastalar yoğurt, ayran ve kefir üzere doğal probiyotiklerin alımını artırmalıdır lakin gereğince alamama durumu kelam mevzusuysa ek olarak probiyotik ilaç kullanabilirler. Son olarak D vitaminini gereksiz yere almamak gerekli. O nedenle D vitamini seviyemizi öğrendikten sonra şayet D vitaminimiz düşük ise D vitamini ilacını kullanmalıyız. Bunu da mümkünse hasta olmadan evvel baktırıp eksiklik var ise tabibimizin teklifiyle tedaviye çok evvelden başlamalıyız zira hasta olduktan sonraki yaklaşık iki hafta müddetinde alacağımız tedavi ile vitamin düzeyimiz çabucak istediğimiz düzeye yükselmeyebilir. Aslında karantina devrinde uyulması gerekli bu tekliflerimiz olağan hayatımızda da sağlıklı ömür için beslenmemizin temelini oluşturmalıdır.”
Cumhuriyet
