İTO’dan yapılan açıklamada, odanın şubat ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmasına yer verilen Avdagiç, yeni anayasa çalışmalarının daha güçlü, daha büyük Türkiye’ye giden yolu açacağını tabir etti.

Avdagiç, “Yakında açıklanacağı duyurulan hukuk ve iktisat ıslahatı ile Cumhurbaşkanımızın davetini yaptığı yeni Anayasa çalışmalarının Türkiye’ye yeni bir vizyon katacağına inanıyoruz. Türkiye birinci kez anayasa değişikliği yerine, baştan sona sivil anlayışla yoğrulmuş bir anayasaya kavuşacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Hukuk ve iktisat ıslahatının iş dünyası için kıymetli bir umut kapısı olduğunu lisana getiren Avdagiç, “Vergi uygulamalarına ait esaslı değişiklik beklentilerimizin olduğunu belirtmek isterim. Bugün şirket bilançolarının gerçeği yansıtmamasının değerli bir sebebi, yine düzenlenmesi gereken vergi uygulamalarıdır. Burada Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi, İcra-İflas Kanunu üzere pek çok kanun bütüncül bir yaklaşımla yine ele alınmalıdır.” yorumunu yaptı.

“KİRA TAKVİYESİNİN İSTANBUL İÇİN ARTIRILMASI BEKLENTİSİNDEYİZ”

Avdagiç, iş dünyasının hükümete taşıdığı takviye ve önlem taleplerinin birçoğunun kabul görüp uygulamaya konulmasından memnuniyet duyduklarını kaydetti.

Salgın periyodunda kiracılara, büyükşehir belediyelerinin bulunduğu yerlerde aylık 750 TL, öbür yerlerde ise aylık 500 TL kira dayanağı sağlandığını aktaran Avdagiç, hükumetin salgında işletmelere kira dayanağını çok yerinde bulduklarını, fakat bu dayanağın İstanbul için artırılması ve yalnızca esnaf ve gerçek kişi tacirlerle hudutlu kalmaması beklentisi içinde olduklarını kaydetti.

Yeni tip koronavirüsün (Covid-19) bir anda gözden kaybolmayacağını lakin giderek art plana düşeceğini lisana getiren Avdagiç, “Birçok ülke aşılama çalışmasını başarılı formda yürütürken, 2021’de bütün dünyanın aşılanması fiilen imkansız. Buna karşın şunu söylemek mümkün; aşı, dünya ve ülkemiz için tünelin ucundaki ışıktır. Artık bu ışığı takip edip aydınlığa çıkmak gerekiyor.” sözlerini kullandı.

Son devirde döviz kurundaki süratli gerilemeye de değinen Avdagiç, istikrarlı ve alım gücü yüksek bir Türk Lirası’nın herkesin dileği olduğunu belirtti. Avdagiç, bununla birlikte döviz kurlarındaki hareketliliğin, tüccarın da ihracatçının da fiyat tutturmada, hasebiyle rekabette zorluklar yaşamasına neden olduğunu aktardı.

Avdagiç, “Nasıl ki döviz kurlarında çok tırmanış, piyasa ve şirket bilançolarımız üzerinde tahribata neden oluyorsa, tıpkı süratle yaşanan kıymet kayıpları da tahripkar oluyor. Tıpkı tansiyonun bir inip bir çıkmasının insan bünyesini tehdit etmesi üzere, kurlardaki hareketlilik de ticarette riskleri yükseltiyor, piyasayı zorluyor. Ayrıyeten düşmeye devam etmesi halinde döviz fiyatları dolara meyli tekrar alevlendirme tehlikesi barındırıyor. Bu, Döviz Tevdiat Hesaplarında beklenen çözülmeyi, iktisat idaremizin üzerinde ısrarla durduğu ‘ters dolarizasyon’ açılımını da riske sokabilir.” dedi.

“TL’Yİ REKABETÇİ BANTTA TUTMAYA İHTİMAM GÖSTERMEMİZ GEREKİYOR”

Öteki taraftan TL’nin süratle bedel kazanması ve kıymet kazanmaya devam etmesinin ihracat cephesinde de kahırlara yol açacağını aktaran Avdagiç, şu sözleri kullandı:

“Döviz kurlarındaki hareketliliklerin, üretime dönük yatırım tercihlerini etkilemesi bizim açımızdan kayıplar oluşturabilir. İthalatın ise tekrar ölçüsüzce artmasını tetikleyerek, yerli üretimi müdafaa gayretlerinin heba edilmesine neden olabilir. Hasebiyle hem orta malında, hem de tüketim mallarında ithalatı makul seviyelerde sınırlamak için TL’yi rekabetçi bantta tutmaya itina göstermemiz gerekiyor. Ayrıyeten yüksek faiz seviyelerinin beraberinde getirdiği ani kur düşüşü, yabancı yatırımcıya kârlı bir çıkış fırsatı sağlıyor. Bundan kaçınmamız lazım.”

İTO Lideri Şekib Avdagiç, ticari kredi faiz oranlarına da değinerek, “Reel kesim olarak enflasyonu önlemek ismine faiz seviyesinde makuliyetten uzaklaşılmaması gerektiğine inanıyoruz. Zira istihdamın sürmesi, yatırımların durmaması için patronun finansman yükünün hafifletilmesi gerekiyor. Ticari kredi faizleri ortalaması 6 aylık müddette yüzde 20,45 seviyesine ulaştı. Bu da 2021’de iş dünyasının en çok gayret vereceği alanın finansman olacağı manasına geliyor.” tabirlerini kullandı.

Dünyada genişleyici maliye ve para siyasetlerinin büyümeyi desteklemeye devam ettiği bir global konjonktürün yaşandığını kaydeden Avdagiç, Türkiye’de enflasyonla çaba gereği sıkı para siyaseti uygulanırken, genişleyici maliye siyasetini da iktisat hayatiyetini korumak açısından kritik kıymette gördüklerini bildirdi.

“KAPALI ÜZERE OLAN, İŞ YAPAMAYAN İŞLETMELERİMİZ BULUNUYOR”

Şekib Avdagiç, restoranlar, kafeler, lokantalar, spor salonları, kültür sanat aktiflik işletmeleri üzere üyelerin hala kapalı durumda olduğunu, öte yandan kapalı üzere olan, iş yapamayan işletmelerin de bulunduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faaliyetleri kısıtlanan ve 2019 cirosu 3 milyon lira ve altı olan gerçek metotta vergilendirilen ticari işletmelere takviye ödemesi yapılacağını açıkladığını anımsatan Avdagiç, şunları kaydetti:

“Ayrıca 2 bin liradan az 40 bin liradan fazla olmamak kaydıyla takviye ödemesi yapılacağı bildirildi. Bunun hem maddi açıdan hem de kesimlerimizi motive etmesi açısından değerli olduğunu düşünüyorum. Keza salgında faaliyetlerine orta verilen işyerlerinin gelir vergisi, stopaj, KDV beyannamelerinin verilme ve ödeme müddetlerinin ertelenmesini talep etmiştik. Bunlar da Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ertelendi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Bakanlarımız Lütfü Elvan ve Ruhsar Pekcan’a teşekkür ediyoruz. Pandemiden en fazla etkilenen kesim olan hizmetler kesimine yönelik takviyelerin kapsamlı bir biçimde sürdürülmesi talebimizi bu vesileyle bir kere daha tekrarlıyoruz.”

Salgın mahzurlarını tek bir kısmın değil kamu ve özel dalın birlikte aşması gerektiğini lisana getiren Avdagiç, “Tüm büyük kriz devirlerinde olduğu üzere hükümetimizin özel bölümün varlığını en güçlü biçimde destekleyeceğine eminiz. Bugüne kadarki uygulamalar bu bahiste bize cüret veriyor.” tabirlerini kullandı.

“PİYASA KONTROLLERİ TÜCCARI İŞ YAPMAKTAN ALIKOYMAYACAK SEVİYEDE OLMALI”

Avdagiç, piyasa kontrollerine de değinerek şunları aktardı:

“Bu kontrolleri gerçek ve tüketiciyi koruyan bir anlayışın yansıması olarak görüyoruz. Bununla birlikte kontrollerin üreticileri hatalı göstermeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Başka yandan bugün TÜFE ile ÜFE ortasındaki yüzde 13,65’lik farkı yüklenmiş olan iş dünyamızın da fedakarlığını unutmamalıyız. Kelam konusu makas son 18 yılın en büyük farkı. Yapılan kontrollerin tüccarı iş yapmaktan alıkoymayacak seviyede olması ve hür piyasa dinamiklerine ziyan vermemesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Cumhuriyet