Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi öncesinde Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirdiği canlı bomba ataklarına ait firarı 16 sanıklı davaya yarın devam edilecek.

10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komitesi, firari sanıkların bulunması için aktif soruşturmanın yürütülmediğini açıklayarak, “Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 yıldır süren hukuk uğraşında, sadece katliamı örgütleyenlerin peşine düşmedik. Birebir vakitte IŞİD’in katliamlar gerçekleştirecek ortamı nasıl bulduğu, hangi imkanlardan yararlanarak hareket ettiği, üye ve yöneticilerinin nasıl yakalanamadıkları sorularının karşılıkları için de emek harcadık, harcıyoruz” dediler.

“DOSYAYI BİLMEYEN YENİ HEYET”

Avukatlar yaptığı yazılı açıklamada, mahkemenin “yasak alanlara girmekten çekindiğine” dikkat çekilerek şunlar belirtildi:

“Gelinen kademede, neredeyse hiçbir talebimizi kabul etmeyen bir mahkeme ve mahkemenin müzekkerelerine karşılık vermeyen kamu kurumlarıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle, gerçeklerin üzerinin bir sefer daha kapatılmak istenmesinden telaşlıyız. Son olarak, başından bu yana yargılamayı sürdüren heyet ile duruşma savcısının ‘dağıtılması’ ve bugün yaklaşık 300 klasörü bulan davanın sorumluluğunun belgeyi hiç bilmeyen yeni bir heyete ve savcıya teslim edilmesi de dertlerimizi arttırıyor.”

“ÖNÜMÜZDE HÂLÂ UZUN BİR YOL VAR”

“Türkiye tarihinin birinci ‘insanlığa karşı suç’ iddianamesinin davası olma özelliğini de taşıyan bu yargılamada, karşımızda duran dirence karşın, büyük emeklerle kıymetli eşikler atladık. Gerek kamuoyunun takibi gerekse davanın katılanlarının örgütlü gayretinin de katkısıyla pek çok belgeyi ve olayı gün yüzüne çıkarabildik. Ne var ki önümüzde hâlâ uzun, şiddetli bir yol ve karanlığı aydınlatma vazifesi var.”

Avukatlar firari sanıklara ait evrakta yer alan bilgilerle ilgili bir görüntü hazırlayarak, paylaştı.

TANRIKULU MECLİS’E TAŞIDI

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde, dava evrakında 9 klasörün savcılar tarafından saklandığı tezini gündeme getirdi. Tanrıkulu önergesinde, şu sorulara karşılık istedi:

10 Ekim Ankara Katliamının üzerinden 5 yıldan fazla vakit geçmiş olup yargılamanın devam ettiği Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/287 E. Sayılı evraka yansıyan bilgi ve dokümanlara nazaran, katliamla ilgili soruşturmaya ilişkin 9 klasör evrağın soruşturmayı yürüten Savcılar tarafından saklandığı argümanları yanlışsız mudur?

Katliam öncesi periyotta hakkında bağlantıya müdahale önlemi uygulandığı anlaşılan Yakub Şahin’le ilgili ayrıyeten yeniden katliam öncesinde bir de ihbar bulunduğu ve bütün bunlara karşın katliamdan evvel Yakub Şahin hakkında gerekli süreçleri yapmadığı tez edilen Gaziantep’teki kamu vazifelileri ve bilhassa Gaziantep Emniyet Müdürlüğü sıralı amirleri hakkında açılan idari ve isimli bir inceleme ya da soruşturma var mıdır?

Soruşturma yoksa, katliam failleri hakkında vaktinde gerekenleri yapmayan ve böylelikle katliamın meydana gelmesinde sorumlulukları bulunan kamu vazifelileri hakkında tarafınızdan idari ve isimli soruşturma başlatılacak mıdır?

10 Ekim 2015 günü Emek, Demokrasi ve Barış Mitingine yapılan hücum sonrasında katliamla ilgili İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından hazırlanan “Ön İnceleme Raporu” belirtilen katliam failleri hakkında katliam öncesi alınan bağlantıya müdahale önlemlerine destek olan isimli makamların ve emniyetin elindeki bilgi ve evraklar nelerdir?

Haklarında bağlantıya müdahale önlemleri uygulanan katliam faillerinin buna karşın katliamı gerçekleştirdikleri gerçeği karşısında, üstte belirtilen müfettiş raporunda, uygulanan bağlantıya müdahale önlemleriyle ilgili katliamın önlenmesi konusunda bildirim eksikliği bulunup bulunmadığı hususu Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ayrıyeten araştırılmış mıdır? Araştırılmışsa, akıbeti nedir?

10 EKİM ANKARA GAR KATLİAMINDA NE OLDU?

Ankara, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Barış Mitingine 10 Ekim 2015’te, saat 10:04 civarında intihar saldırısı düzenlendi. Olay yerinde 69 kişi, toplam 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetti. Atakla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, atak talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı’nın verdiği tabir edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da birebir şahısların organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı’nın da ortalarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok taammüden öldürme” hatasından 100’er kere ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal nizamı ortadan kaldırmaya teşebbüs” hatasından birer sefer ağırlaştırılmış müebbet ile taammüden öldürmeye teşebbüs etmek kabahatlerinden 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar mahpus cezaları istendi. Hücumla ilgili dava, 7 Kasım 2016’da başladı ve sürüyor.

Cumhuriyet