AKP ve MHP’nin dayanağıyla getirilen ‘çoklu baro’ için 5 binin üzerinde avukatın bulunduğu vilayetlerde 2 bin avukatın imzasıyla ikinci baro kurulabiliyor. Ankara’da ise 2 bin imza hala bulunamadı. Ankara Baro Lideri Erinç Sağkan’ın başkentteki kamu avukatlarının sürgünle tehdit edildiğini söz ederek, “Ankara’da kamu avukatlarına baskı yapılmaya başlandı. Ankara’daki kamu avukatları bize anlattılar. ‘İmzalamazsanız, sonuçlarına katlanırsınız’ biçiminde baskıdan bahsediyoruz. Bütün bakanlıkları bu türlü bir baskının bulunup bulunmadığını sorduk, kimi bakanlıklar karşılık verdi. ‘Böyle bir şey yok’ dedi. Son devirde kamu avukatları üzerinde önemli bir baskı başladığını öğrendik. Yeniden birebir halde taşraya gönderme baskısı dahil olmak üzere önemli bir mobbing noktasında Ankara’da kurulacak 2 No’lu baroya geçiş dilekçeleri önlerine bırakılıyor. Aslında bu süreç baroların bölünmesinin ne manaya geldiğini söz ediyor” diye konuştu.
Sağkan’ın açıklamasından satır başları şöyle:
İKİNCİ BARO KURULAMADI
Temmuz ayından bugüne geçen 7 aydan fazla müddet içinde Ankara’da bir baro kurulmadı zira meslektaşlarımızın bu türlü bir gereksinimi yok. Aslında yasanın münasebetinin gerçeklikle bağdaşmadığı çok net ortaya konuldu. Ekim ayında tüm baroların genel heyetlerini yapması gerekiyordu ama Yüksek Seçim Konseyi bir karar verdi. ‘Siyasi partilerin genel konseylerini yapabilirler ama barolar yapamaz’ üzere çok garip bir karar verdi. Barolar genel konseylerini yapamadılar. O vakit da söylemiştik, bu karar siyasi bir karardır. Pandemi münasebet gösterilerek aslında 2 No’lu barolar kurulma sürecini yürütmek açısından alınmış bir karardı. Daha dün iktidar partisini birinci kongrelerinde kapalı salonlardaki kalabalıkları gördük ve pandeminin mevcut halinde baroların genel konseylerinin ertelenip, siyasi partilerin kongrelerini yapmaları sıhhat münasebetine dayanmıyor.
23 AVUKATA SORUŞTURMA
Baro liderlerinin Ankara’ya girişine mahzur olanlar hakkında Ankara Adliyesi’nde yapacağımız hata duyurusuna meslektaşlarımızı çağırdık. Gelen meslektaşlarımızla birlikte o gün engellenen baro diğerlerinin kabahat duyurusu dilekçelerinin altına imza alarak, bu dilekçeleri savcılığa vermekten ibaret olan bir tepkimize çok önemli polis müdahalesiyle karşılaştık. Bunu geçtiğimiz son iki gündür Boğaziçi aksiyonlarında de görüyoruz. Kimse konuşmasın, kimse haklı olduğu bir mevzuda dahi reaksiyonunu ortaya koymasın, tek bir ses çıksın bekleniyor. Avukatlara bunu yaptıramazsınız. O gün baro liderlerine ve avukatlara yapılan baskının, ortadan seçilen 23 avukata dönük bir soruşturmayla beden bulduğunu gördük. 23 meslektaşımız birileri için tüm avukat toplumuna gözdağı vermek için seçilmiş şahıslar olabilir ancak bizler açısından onurlu meslektaşlarımızdır. Yanlarında olacağız.
YARGI ISLAHATI
Bizim siyasal iktidarlardan beklentimiz, yanlış yapıldığı vakit yanlışın kabul edilip geri dönülmesidir. Lakin mevcut siyasal iktidardan bunu beklediğimizi söyleyemem. Bir yanlışı kabul etmiyorlar, haliyle de düzenleme yapmayacaklardır. Lakin şunu söz edeyim 3-4 yıldır en az 3 sefer dillendirildi. Baktığınızda toplantı ve şov yürüyüşüne tahammül edemeyen, tabir hürriyetinin büsbütün sonlandırıldığı, basın özgürlüğünün yok edildi, gözaltların gözdağına dönüştüğü, tutuklamanın önlem olmaktan çıkarıldığı noktada bu türlü bir anlayıştan ıslahat bekleyemezsiniz. Bu söylediğimizin gerçek olmadığının ortaya çıkması için tek bir düzenleme yapmaları kâfi. Yargıçlar Savcılar Kurulu’nun yapısını düzenlesinler, Adalet Bakanlığı’nın doğal başkanlığını çıkarsınlar, siyasi iktidar baskısını kaldırsınlar, hakim ve savcıları özgür bıraksınlar, bu ıslahattır esasen.
YENİ BİR ANAYASA’DA MESLEK KURULUŞLARI NE OLUR?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılarının tartışıldığı, tanınmadığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının mahallî mahkemeler tarafından uygulanmadığı noktada, bu ülke hukuk devleti olma vasfını büsbütün kaybetmiş demektir. Bir anayasa değişikliğinden bahsetmeniz için mevcut uygulanır bir anayasanız olması gerekmektedir. Bizim Anayasamız şu anda uygulanır bir anayasa değildir. Bunun için anayasa değişikliğinden bahsedemeyiz. Bu bahsin gündem değiştirmeye yönelik bir gayret.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NDE MUHTEMEL DEĞİŞİM
Türkiye Barolar Birliği, 50 yıllık çizgisini son periyotta kaybetti. Türkiye’deki hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, insan hakları uğraşına çok ağır bir darbe vurulmuştur. Birliğin bu uğraştan sapması savunmayı da güçsüzleştirmiş, yargı bağımsızlığının en büyük teminatı olan savunma bağımsızlığını da önemli manada tahrip etmiştir. (Metin Feyzioğlu) Bir kişinin başarılı olup olamayacağını konuşmak istemiyorum, şunu söylemek istiyorum. Türkiye hukuk devleti çizgisine süratle ilerlemek istiyorsa Türkiye Barolar Birliği’nin bu yapıdan acil formda kurtulması gerekmektedir.
Cumhuriyet
